
“Sözcü” gazetesi tam bir İslâm karşıtlığı ve basın ahlaksızlığıyla "Cennet Genel Ev mi?" başlıklı bir yazı neşretmiştir. Bu yazıda " İslâm’a Göre Cinsel Hayat" isimli eserimden alıntılandığı iddiasıyla şu ifadelere yer verilmiştir: "Cennet'e giden kadın dünyada din uğruna şehit olan erkeklere verilecek, fakat orada kadın beş erkek istemeyecek,sadece bir erkek isteyecek, ama o adam ona her türlü zevki tattıracak. Cennet giren erkeklerini cinsel uzuvları eğilmez, hep dik kalır. Erkek hem karısıyla hem de hûrileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima(sex) yapabilecek."
Bu ifadeler benim değildir ve kitabımda da yer almamaktadır. Arzu eden sitemizde “ www.alirizademircan.net “ yayınlanan- kitabımın Cennet ile ilgili son bölümüne bakabilir. Dileyen önceki yıllarda yayınlanmış herhangi bir baskısına da bakabilir.
“Sözcü” gazetesi tam bir İslâm karşıtlığı ve basın ahlaksızlığıyla "Cennet Genel Ev mi?" başlıklı bir yazı neşretmiştir. Bu yazıda " İslâm’a Göre Cinsel Hayat" isimli eserimden alıntılandığı iddiasıyla şu ifadelere yer verilmiştir:
"Cennet'e giden kadın dünyada din uğruna şehit olan erkeklere verilecek, fakat orada kadın beş erkek istemeyecek,sadece bir erkek isteyecek, ama o adam ona her türlü zevki tattıracak. Cennet giren erkeklerini cinsel uzuvları eğilmez, hep dik kalır.
Erkek hem karısıyla hem de hûrileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima(sex) yapabilecek."
Bu ifadeler benim değildir ve kitabımda da yer almamaktadır. Arzu eden sitemizde
'www.alirizademircan.net' yayınlanan- kitabımın Cennet ile ilgili son bölümüne bakabilir. Dileyen önceki yıllarda yayınlanmış herhangi bir baskısına da bakabilir.
Bu iftira nitelikli yazıda - hiç bir ilgisi yok iken- Beyoğlu Belediye Başkanı olan oğlum Ahmet Misbah Demircan’ın adının zikredilmesi, gazetenin asıl kirli amacının İslâm karşıtlığı yanı sıra siyasî olduğunu da göstermektedir.
Adı geçen gazeteyi şahsım ve İslâm aleyhine yaptığı bu yayını sebebiyle tel’in ediyorum. Bu vesîle ile aşağıdaki bilgileri vermeyi de gerekli görüyorum.
“Cennet Hayatı” bir îman konusudur. Bu konu ülkemizde nedense çok az işlenmiştir;
bu konuda yayınlanan kitablar da bir kaç tane olarak sayılıdır.
Gerek adı geçen kitabımda ve gerekse “ Kur’ân ve Sünnet Işığında Cennet Hayatı” isimli eserimde konu incelenmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm ölçü alınarak Cennet'in önce mânevî nimetleri, sonra da maddî olarak nitelenebilecek nimetleri açıklanmıştır. Yine Kur'ân'dan hareketle Cennet’e girecek dünya kadınlarının sahip olacağı 13 güzellik vasfı açıklanarak –kısmen de olsa Sünnet ölçüleriyle- cinsel hayata işaret edilmiştir.
-Allah bizleri kibirden korusun- duâsıyla ifade edeyim, kullandığımız üslûp bu güne dek kullanılabilmiş en zarîf üslûblardan biri olarak da değerlendirilebilir.
Acı İtiraf:
İslâm karşıtlığının "Sözcü" sü olduğu açığa çıkan gazetenin -benim ancak oldukça geç olarak haberdar olabildiğim- yazısı sebebiyle müfterilere inanan bir iki okuyucu dışında özellikle İslâmî câmiadan bize ve konuya ilişkin hiç bir eleştiri gelmedi. Oysa bizi yaralamak isteyen mümin kardeşlerimizın varlığı bilinmektedir.
Mütecaviz “Sözcü” yerilmekle beraber biz eleştirilmedik.Neden acaba? "Sözcü"ye inanılmadığı için mi, yoksa câmiamızın kamburu olan bir konu gündemde tutulmak istenmediği için mi?
Bendeniz yukarıda “değinilen” rivayetler ve benzerlerinin önemli bir bölümüne elimine etmekle ve dile getirici utanç verici ifadelere aslâ yer vermemekle beraber, kitabımda Hûrilerin cinsel partner olacağına ilişkin olarak – tarihî ve asrî İslâm âlimlerinin çok büyük çoğunluğunun hatalı olan ve bizi de yanıltan eserleri çizgisinde kısa da olsa – açıklamalarda bulundum.
Son beş yıllık dönemde Kur’ân âyetleri ışığında bizzat yaptığımız çalışmalarla Hûrilerin erkekler yanı sıra kadınlara da verilecek kadın görünümlü Özel Cennet Hizetçileri olduğun belirledik. Savaş esiri olan Câriyelerle hiç bir şekilde nikâhsız olarak ilişkiye girilemeyeceğini ve onların ticarî amaçla alınıp satılamayacaklarını tesbit ettik.
Böylece İslâm’a Göre Cinsel Hayat kitabımın, geleneksel çizgide yazılan "Hûriler " ve "Câriyeler" bölümlerindeki -önceki baskılarda kısmen düzeltilmiş olan- hataları tashih ettim. Ayrıca bu iki konuda iki kitab yazmaya muvaffak oldum. Özellikle Câriyeler konusunu Kur'ân 'a göre işleyen 300 sayfalık kitabımın alanında tek olduğunu söylersem -lütfen-bencillik olarak değerlendirilmesin.
Câriyeler ve Cennet'te Hûrilerle yaşanacak cinsellikle ilgili olarak o kadar hadîs uydurulmuş, öyle çirkin ifadelere yer verilmiştir ki tavsif edilemez. Câriyelere ilişkin öylesine hukûkî mevzuatlar düzenlenmiştir ki İslâm adına aslâ onaylanamaz. Daha da acı olanı, "Sözcü" nün
-yaptığı aşağılık benzetmeyle- İslâm düşmanlığı adına yapmak istediği tahribat –bilmeyerek de olsa - İslâm’a dostluk adına yapılmıştır.
Yaşadığımız iletişim çağında kırılan kollar artık yen içinde kalmamalı ve İslâm, kendisine ait olmayanlardan arındırılmalıdır, dedik. Bu mantıkla gerçekleri konuşturduğumuzda bize cevaplar verilmek istendi.
Kendi karanlık dünyalarında bize cevaplar verdiğini zanneden bazı hoca görüntülüler ve benzerlerinin İslâm'dan olduğu savıyla televizyon kanallarında bile dile getirebildikleri, -internette de dolaşan- Kur’ân’a bühtan nitelikli çirkinlikler, yukarıda anılan uydurmalar ve çirkinliklerin günümüzdeki devamından başka bir şey değildir.
Kurân'dan hareket edilmedikçe problemlerimizin giderek artacağı bilinmelidir.
Dile getirdiğimiz hatalarımızın, mezkûr gazeteye rûhsal pisliklerini yansıtan benzetmeyi yapma hakkını vermeyeceği açıktır. Bu sebeble onları bir kez daha şiddetle yeriyorum. Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve İlâhiyatçılarımızı, yayınladıkları Kurân meâli ve tefsirlerinden başlamak üzere değinilen iki konuda sürdürülen hataları da düzeltmeye çağırıyorum.


