
İSLAM VE TRAFİK
Canı, malı, aklı ve nesli korumak, İslâm Dini'nin temel gayesi olduğuiçindir ki, Trafik, dizimizin ana düsturları ile yakından alâkalı bir mevzudur.
Yüzde 90 oranında insan faktörünün sebep olduğu trafik kazalarının vetrafikteki aksamaların can, mal ve iş gücü kaybına sebep olduğu, ayrıcasinirleri tahrip ederek ahlâkî ve fizikî yapımızı olumsuz yönde etkilediği birgerçektir.
İslâm, temel düsturları ile bu gibi maddî ve manevî zararları doğurucudavranışları şiddetle yasaklamıştır. Dinimiz «...(Nefsinizi) kendiellerinizle tehlikeye atmayınız...» buyurarak canımızı korumamızı, «... Haksızyere cana kıymayınız...» buyurarak da başkalarının hayatını öz canımız kadaraziz tanımamızı emretmiştir.
Ayrıca, «İsraf etmeyiniz./Saçıp savurmayınız.» buyruğu ile kendimalımıza, faiz, karaborsa ve hırsızlık gibi yasaklarıyla da başkalarınmallarına saygılı olmamızı, bir diğer anlatımla zarar vermememizi görevleştirmiştir.
Bütün bu umûmî vasıftaki ölçüler, muhtemel zararlarından korunmak içinTrafik kaidelerine uymamızı dinî yönden gerekli kılmaktadır.
Muhterem Mü'minler!
Peygamberimizin Trafik mevzuundaki özel ve mucizevî emirleri debizleri vazifelendirmektedir.
Şanlı Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyururlar:«İman, yetmiş küsurbölümdür. En yükseği Allah'tan başka ilâh yoktur demek, en aşağı seviyesi iseyoldan eza'yı; zarar verecek ve kişinin geçişine mani olacak engellerigidermektir.» (2)
Peygamberimiz bir diğer hadislerinde de şöyle buyururlar:[«Banaümmetimin iyi ve kötü amelleri gösterildi. Yollardan zarar verici nesnelerigidermelerini iyi amelleri içinde gördüm.»
«... (Ey Mümin!) Yollardan (geçişi zorlaştıran) taşlan, dikenleri vekemikleri kaldırman bir sadakadır; bir hayırdır...»] (3)
Peygamberimizin imandan bir bölüm olarak sunduğu ve yapılmasını birsadaka; bir hayır olarak vasfettiği «Yoldan, ezayi; zarar verici nesnelerigidermeyi,» özü itibariyle trafik kaidelerine uyma olarak değerlendirebiliriz.Zira amaç zararvermemek ve verilebilecek zararı gidermektir.
Yaşadığımız dönemde yaya veya vasıtalı olarak yolda bizzat eza/zararverecek duruma düşmemek, yollardan geçişi zorlaştıran, taş, diken ve kemik gibiengelleri kaldırmaktan çok daha önemli ve zarurî bir vazifemizdir. Çünkütrafik kaidelerine uymayan dikkatsiz bir yayanın bizzat kendisinin, alkollü,uykusuz ve anormal hızla vasıta kullanan, öz ifadeyle trafik kurallarınauymayan sürücünün vasıtasının yollarda diğer yaya ve vasıtalar için giderilmesigerekli bir eza tehlike olacağı, akaryakıt ve iş gücü israfına sebepteşkil edeceği açık bir gerçektir.
Fertler için tehlike ve tüketim unsuru olmanın cemiyete karşı işlenmişbir zulüm olduğu muhakkaktır. Âhiret hayatımızda mutlaka cezası görülecek busuçun toplum hayatında da ceza görmesi ve kınanması zaruridir.
Bunun içindir ki, Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: «Kullandıklarıyollarda kendilerine zarar verenleri;
üzüntüye sebep olanları cezalandırmaları müminlerin vazifesidir.» (4)
Açıkça anlaşılacağı üzere bu hadis, Trafik kurallarını bilerek ihlâledenlerin, işledikleri Trafik suçunun nevine göre hukuken cezalandırılmalarınınve toplumca kınanmalarının dinî ve içtimaî bir vazife olduğunu açıklamaktadır.
Peygamberimiz, kendi devirlerinde günümüzün anlamıyla bir problemteşkil etmediği halde yol emniyeti sağlama ve gidişi-gelişi kolaylaştırmahususuna son derece ehemmiyet vermişlerdir.
Aşağıda sunacağımız hadis verilen bu önemi açıklamakta vegörevlerimizin bir bölümünü de öğretmektedir.
- Peygamberimiz,yollar üzerinde birleşmek ve konuşmak ihtiyacını duyduklarını ileri süren ilkmü'minlere şöyle buyurdular: Oturup - konuşmak ihtiyacını duyuyorsanız yola hakkını veriniz. Onlar da;
- Yolun hakkı nedir(Ya Resûlellah?) diyerek sordular. Peygamberimiz şöyle buyurdu:Yolun hakkı,gözü korumak, zarar verici olanı gi-. Dermek, selâm (vermek ve) almak ve birde Hak'ka çağırıp, Batıl'lardan sakındırmaktır. (5)
Bu mucizevî hadîs yollarda ayak üstü konuşma gereğiniduyanlara, yol kenarlarında arabaları ile park yapanlara, uğrak yerleri ve dinlenme tesislerinde bulunanlara «Yoldanzarar verici engelleri gidermek» gibi bizzat veya vasıtalarımızla sorun olmamakolarak algılayabileceğimiz bir anagörevi yüklerken üç büyük ahlâkî görev daha yüklemektedir.
Bunlardan biri karşılaştığımız insanlara selâm vererekve verilen selâmı alarak selâm cümlesiyle onlara barış mesajları veripRabbimizin korumasını dilemektir.
Diğeri gözü korumaktır ki yayaları veya vasıta içindekileribakışlarımızla rahatsız etmemektir.
Üçüncü görev ise Hakk'a çağırmak ve Batıl'lardansakındırmaktır. Bu genel vasıflı İslâmî vazifenin Yol Hakkı olarak anlamı,-Allah bilir-insanların yararına olduğu için Hak olan trafik kurallarınauymaya çağırmak ve bu kuralları ihlal etmekten sakındırmaktır.
Allah'ın Elçisi Peygamberimiz yol hakkı olarakaçıkladığı bu dört büyük göreve bir hadislerinde mazluma yardım etmek,şaşıranlara ve de soranlara yolu tarif etmek şeklinde iki ahlâkî görev dahailave etmektedirler.Bunlardan mazluma yardım etmek görevinin soyguna uğramışveya kaza geçirmiş olanlara âcil olarak yardımda bulunmak anlamında olduğu şüphesizdir.(6) Bu sebeple âcil yardım organizasyonlarını İslâmi kurumlar görebiliriz. Muhteremi Mü'minler!
Peygamberimizin yol düzeni ile ilgili olarak günümüzünanlayışıyla trafik kaidelerine uymayı içerecek şekilde öğütler vermesi, bukurallara uymanın dünya hayatının güvenliğini sağlayıcı olması kadar, âhirethayatının saadetine de yol açıcı olması dolayısıyladır. Nitekim Peygamberimizbir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:«(Vaktiyle) bir kimse yolda giderken yolüzerinde bir diken dalı buldu, onu yoldan dışarıya attı. Yüce Allah, onun buamelini kabul buyurdu da günahlarını bağışladı.» (7)
Peygamberimiz bir diğer hadislerinde de şöylebuyurmaktadır:«(Sizden önceki nesiller içinde yaşayan) bir adam yolun ortasındayolcuların geçişine engel teşkil eden bir ağaç dalı gördü. Vallahi ben buengeli kaldıracağım dedi ve de kaldırdı. Bu işinden dolayı da Cennet'e gir meyehak kazandı.» (8)
Yoldan bir diken veya bir ağaç dalı gidermek bağışlanma ve Cennet'e girme sebebi olursa,Allah'ın rızasını dileyerek günümüzün trafik kaidelerine uymak da aynışekilde bağışlanma v Cennet'e girmevesîlesi olmaz mı?
Pek tabîidir ki olur. Şu halde vazifemiz; Trafik işaret levhalarındaHz. Peygamberin doğruya iletici manevî el işaretlerini görmek ve buişaretlerin Cennet'e yönlerdiğine inanmaktır.
Saygıdeğer Mü'minler!
Mevzuumuzla alâkalıgördüğümüz mühim bir hususa da burada dikkatinizi çekmek isteriz.
Peygamberimiz bir hadislerinde «Sadaka vermek için koşuşunuz. Zira belâSadaka engelini aşamaz.» (9) buyururken gerekçelerini sunarak trafikkurallarına uyma olarak açıkladığımız "Yoldan, ezayi gidermeyi" de Sadakaolarak nitelendirmişdir.
Peygamberimizin ifadeleriyle trafik kurallarına uymak Sadaka olduğuna,kaza ve belâlar da Sadaka engelini aşamadığına göre trafik düzenine uymanın,trafik kazalarını büyük ölçüde önleyebileceğini veya azaltabileceğinisöyleyebiliriz.
Hal böyleyken, kendi bilgisizliğimizin, ihmalkârlık vetedbirsizliğimizin meydana getirdiği kazaları, nasıl tecelli edeceğini bilmediğimizilâhî kadere hamletmemiz şüphesiz kaderi İslâm dışı bir anlayışlayorumlamaktır; pek tabiidir ki büyük bir hatadır.
Trafik kaidelerine uymak, canlara ve mallara saygı duymanın ilkgereğidir ve bu uyuş kendi nefsimize ve cemiyetimize hayırlı bir hizmettir. Buhayrı katiyen küçümsememeliyiz. Peygamberimiz: «Hayırdan hiç bir şeyi küçükgörmeyiniz» buyururlar. Kaldı ki, trafik düzenine uymak küçük değil, büyük birhayırdır ve pek büyük bir sevaptır.
Allah'ın rahmeti, selâmeti ve emniyetinin üzerinize olmasını niyazeder, konuyu bir Mülk sûresinin 15.âyetiyle bitiririm:
1) "Yer yüzünüayaklarınızın altına seren Allah'tır. O halde yeryüzünün üzerinde dolaşın ve O'nunsize verdiği rızktan yeyin.(Sonunda)dönüşünüz O'na olacaktır." Sırasıyla bak. Bakara, 195; İsra, 33; Araf 31;İsra, 26.
2) C. Sağîr, 1/124.
3) İ. Mace, Hn. 3683;M. Mesâbîh, Hn. 1911.
4) C. Sağîr, 2/157.
5) M.S. Müslim, Hn.1419.
6) S. Tirmizi, Hn.2727.
7) M.S. Müslim, Hn.1082.
8) S. Müslim ve Ter.M. Sofuoğlu, 8/86.
9) K. Hafâ Hn. 876.


