
İMANI KORUMAK
İslâm'ın itikadî, iktisadî, içtimaî, hukukî ve ahlâkî yasalarıylahükümran olmadığı cemiyetimiz gibi topluluklarda mîras ve ceza hükümleri gibitatbik olunmaları İslâmî otoritenin varlığını zaruri kılan ilâhî emir veyasakların bir bütün halinde yaşanamayacağı bir gerçektir.
Bu sebeple İslâm dışı toplum düzenleri içinde yaşayan müminler, güçsınırlarını aşan konularda görevlerini yapamayabilirler.Ancak İslâm Dini'ninbütününe imanlarını korumalıdırlar. Müslüman olarak can vermelidirler.YüceRabbimiz böyle emreder:"Ey İman Edenler! Allah'ın emirleri ve yasaklarınaaykırılıktan gerektiği şekilde korunun ve ancak Müslüman olarak can verin."
Bizler Allah'a, O'nun seçip son ve evrensel Peygamberi kıldığı Hz. Muhammed'e ve onun aracılığı ile gönderdiğiKur'ân'a inanırız. Kur'ânın içerdiği bütün iman ve hayat kurallarına dainanırız.Bu inancımızı korumakla yükümlüyüz.
Bunun için de inancımızlaçelişecek ve çatışacak bütün batıl inançlar,sözler,davranışlar ve işleribilmeliyiz.Nasıl korunabileceğimizi de öğrenmeliyiz.
Muhterem Mü'minler!
1. Allah'ı, sebep-netice kanunlarının hâlikı, bilici,işitici, görücü, dilediğini yapıcı, güçlü ve merhametli Rab kabul edip de, O'natam anlamda güvenememek, şartlar ne olursa olsun mutluluk ve kazancın, Allah'ınemir ve yasakları çerçevesinde olduğuna itimat edememek bizi inancımızlaçelişkiye götürür. (2)
2. Allah'ın,kâinatın yaratıcısı ve maliki olduğuna inanırken, bütün nimetlerin Allah'tanolduğuna, O'nun takdiri ile insanlara ulaştığına, Rabbimizin ümit olunmazyerlerden sebeplerini yaratarak insanları nimetlendirebileceğine, dolayısıylaAllah'ın haram kıldığı yollardan rızık aramamak gerektiğine bütün varlığımızlainanmamak da bizi inancımızla çelişkiye sürükler. (3)
3. Mü'minler arasında faizli bankacılığın, içki imal ve satıcılığının,hileli imalât ve sömürünün, ikbal mevkileri için insanlık onurunuçiğnemenin ve daha nice halleringörülmesi, yukarıda açıklanan çelişkilerimizden kaynaklanmaktadır. Zira buçelişkilerin temelinde, Allah'a isyandan çok, O'na güvenmemek vardır.
4. Zekât, hac ve de adalet-af-yardım gibi erdemlere çağrı nitelikli Allah'ın buyruğu olangörevler, vakıf çalışmaları benzeri dini nitelikli aktiviteler, başka başkaamaçlarla değil,yalnızca Allah'ın rızasını kazanmak için yapılır. Aksinedavranışlar inancımızla çelişki oluşturur, (4)
Mü'minin bütün söz, iş ve davranışları, tüm hayatı ve ölümü, âlemlerinRabbi Allah içindir. Mü'min, ahlâk, ilim, sanat, vatan ve millet için değil,yalnız Allah için, O'nun emri ve yasağı olduğu için konuşur ve su sar, yapar vesakınır. Mü'min mezkûr değerleri ancak Allah'a kulluk için yüceltir ve uğrundamücadele verir.
Giderilemediği takdirde yukarına değinilençelişkilerin her biri İslâm dairesinindışına çıkarabilir.
5. İnsan için yasakoyma hakkı onu yaratan Allah'ındır. Yaratanın emirleri ve yasaklarıyla çatışanyasalar konulamaz. İnsanlar ancak Allah'ın ve Peygamberi Muhammed'in (s.a.)belirlemediği alanlarda düzenleyici kurallar koyabilirler. İslâmî gerçek buiken fertlerin kurumların Allah'ın buyruklarıyla çatışan kesin emirler vermek,yasaklar koymak, helâl kılmak, haram saymak hakkı olduğunu kabul etmek
İslâm Dini'ne aykırılığa düşürür. Güncel bir anlatımla şöyle dediyebiliriz. İslâmagöre kayıtlı ve şartlı egemenlik hakları olan parlamentoların, Allah'ın açık vekesin emirleri ve yasakları, helâl ve haram hükümleri ile çelişen ve çatışankarar alabileceğine ve bu kararların seküler sistemlerde olduğu gibiİslâm Dini zaviyesinden de meşruiyet arzedeceğine yürekten inanmak kâfirliğegötürür.(5)
Özel şartları içinde ortak akıl, ilim, ihtisas, istişare ve referandum verilerine itaat gibi, Allah'ın vePeygamberi Hz. Muhammed'in itaat edilmesine izin verdiklerinin dışındakidüşünce
sistemlerine ve İslâm dışı kurumlarabenimseyerek itaat de İslâm dışılığa yönlendirir. Çünkü Peygamberimizinifadesiyle Allah'a isyan hususunda insanlara ve kurumlara itaat yoktur. (6)
6. İslâm‘ın iman, ibâdet, hukuk, iktisat... ve ahlâkallarına ait bir tek hükmünü dahi küçümsemek, dönemi geçtiğine inanmak, yani;
a) Artık kısasilkesi geçerliliğini yitirdi.
b) Faiz yasağıanlamsızdır.
c) Kadınlarınörtünmelerine gerek yok.
d) Karşılıklı rızaoldukça zina sakıncasızdır.
e) Beş vakit namazfazlacadır gibi yaklaşımlarımların bir tekini dahi benimsemek kişiyi kâfirkılar.Zira İslâm bir bütündür. O'nun bütün hükümleri yücedir ve tartışmaüstüdür. (7)
7. Allah'a inanmak fakat Kur'ân'ın Allahtarafından vahiy meleği aracılığı ileHz.Muhammed'e indirilmiş son İlahi Kitabolduğuna inanmamak veya Kurân'a inanmakama onun bildirdiği iman esaslarının tümüne veya bir kısmına inanmamak, meselâ; meleklereveya cinlere yada Cehennemin varlığına inanmamak...Bütün bunlar da kişiyi kâfir kılar. (8)
8.Amel bakımından kusurlu olsalar da, mü'min iş,sanat, ilim ve siyaset adamları varken onlara ilgisiz kalıp adımıza temsil vetasarruf yetkisini kâfir ve münafıklara vermek, yüceliği onlarda görüp onlarısevmek ve de onlarla yardımlaşmak daİslâmî imanın kalbe yerleşmemiş olması anlamına kişiyi münafık eder.Münafıklıkise kâfirliğin bir türüdür.(9)
Saygıdeğer Mü'minler!
İslâm'la çelişecek,çatışacak inançlar davranışlar ve işlerden kafamızıve kalbimizi arındırmazsak, imanımızı kaybetmemiz kaçınılmaz olur.
Allah'ın inandığı emir ve yasaklarına aykırı yaşamakla örneğin zekâtvermemekle ve zina yapmakla kişi günahkâr olur, inancını zaafa uğratır amaimanını yitirmez. Fakat yukarıda sunulan misallerde olduğu gibi, İslâmDini'nin bütününe veya bir kısmına inancından sözlü veya fiili olarak ödünverirse imanını yitirir. Hayırları neticesiz kalır. Âhiret hayatı mahvolur. Bugerçeği Rabbimiz şöyle açıklıyor:«... İçinizden dininden dönüp kâfir olarakölen olursa, bunların işleri dünya ve Âhirette boşa gitmiş olur. İşteCehennemlikler onlardır. Onlar, orada ebedî olarak kalıcıdırlar.» (10)
Mü'minler!
Aziz Peygamberimiz "İslâm yücedir. O'nun üstünde yücelik yoktur."buyuruyor.
Buna inanarak, inançlarımızı korumalıyız.Batıl inançlara veyaşantılara karşı dirençgöstermeliyiz.Müslüman olarak can vermeliyiz.
Hutbemizi âyet anlamlarıyla bitirelim:
["Gerçek mü'minler, Allah'a ve elçisi Hz. Muhammed'e inanan ve sonrada(inancının doğruluğu ve yaşanılması gerektiği hususunda) şüpheye düşmeyen,(bir de inancının hakimiyeti uğrunda) mallarıyla, canlarıyla mücadele vermişolanlardır. İşte gerçek doğrular onlardır."
"Onların Rableri katındaki mükâfatı altından ırmaklar akanCennetlerdir. Orada ebedî olarak kalıcıdırlar."] (11)
1 Bakara, 217.
2 Yunus, 54; İbrahim, 31.
3 Nahl, 53; Talak, 3.
4 En'am, 162; İbn'ü Mace, Hadis No: 4205.
5 Araf, 54; Tevbe, 31; Ahzab, 67.
6 Ahzab, 48; Kalem, 9.
7 Maide, 44-45; Nisa, 14; Mücadele, 20.
8 Nisa, 136-150-151.
9 Nisa, 44; Tevbe, 23 -24,; Mücadele, 22.
10 Bakara, 217.
11Hucurat, 15; Beyine, 8.


