
AMELLER İHLASLA İBADETE DÖNÜŞÜR
Bütün varlıkların halikı olanRabbimiz, «Ben insanları ve cinleri ancak bana ibâdet etmeleri için yarattım.»(l) buyurmaktadır.
Böylece yaratılışsebebimizi açıklayan Rabbimiz ibâdet görevimizin ölüm gelinceye kadar süreceğinide şöylece açıklamaktadır.
Meryem Sûresi Âyet 55:«Allah, göklerin, yerin vearasındakilerin Rabbidir. O'na ibâdet et ve O'na ibâdette sabret...»
Hicr Sûresi Âyet 99:«Sana ölüm gelinceye kadarRabbine ibâdetini sürdür.»
Müminler!
Yaratılış sebebimiz, anamükellefiyetimiz ve ölüm gelinceyedek sürekli vazifemiz olan ibâdet; hayatı Allah'ınve Peygamberinin emirleri ve yasaklarına göre düzenleyerek yaşamaktır.
Amelî hayatımızıoluşturan söz, iş ve davranışlarımızın ibadet olabilmesi için, ilâhî emir veyasaklara uygun olması kadar Allah'ın rızasını kazanmak gayesi ile de yapılmışolması lâzımdır.
Yapılanı yalnız ve yalnızAllahın rızasını kazanmak için yapmak ise ihlâstır. Peygamberimizin özlütariflerine göre «İhlâs; Rabbim Allah'tır deyip hayatı Allah'ın rızasına dönükolarak emrolunduğumuz üzere dosdoğru yaşamaktır.»
Rabbimnizin «Sırlarımdanbir sırdır. Onu ancak sevdiğim kullarımın kalplerine yerleştiririm.» buyurduğuihlâs amelleri ibâdete dönüştüren ana şarttır.
Bu -özelliği sebebiyledirki ihlasla yapılması halinde ticarette dürüstlük, imalâtta doğruluk, yönetimdeadalet, akrabaya ziyaret ve komşulara ikram ve benzeri bütün ameller ibâdetolur.
İhlâs; Allah'ın rızasıölçü alınmazsa aşağıda açıklanacağı üzere kılınacak namazlar, verilecekzekâtlar ve yapılacak haclar da verimsiz birer uğraşıya, hatta Allah'ıngazabına neden olan birer günaha dönüşürler.
İhlaslılık ve ihlâssızlıkböylesine önemli neticeler tevlid ettiği içindir ki biz ilâhî emir ve yasaklarıve bu çerçeve içine girebilecek amelleri ihlâsla yapmakla emrolunmuşuzdur.
Zümer Sûresi Âyet 3:«... (Emirleri ve yasaklarını)ancak ihlâs ile uygulayarak Allah'a ibâdet et.»
KeHf Sûresi Âyet 110:«... Kim Rabbin (in rızasına veO'nun nimetlerin)e kavuşmayı arzu ediyorsa ihlâsh ameller yapsın ve Rabbineibadette hiç bir kişiyi (ilkeyi ve kurumu O'na) ortak koşmasın.»
MuhteremMüminler!
Allah c.c. bizim doğrudandoğruya yüceler yücesi zatına karşı yaptığımız ibâdetlere, emirleri ve yasaklarıdoğrultusunda fertlere ve topluma karşı yaptığımız âmellere muhtaç değildir.
Bu sebeple Rabbimiz,yüklediği kulluk görevlerinin kendi rızası için yapılıp yapılmadığınabakar. «Ancak emirleri ve yasaklarınaverdiği değer kadar kuluna kıymet verir.»
Bu gerçeği Peygamberimiz şöyle açıklıyor: [«Allahsizin suretlerinize ye mallarınıza bakmaz. O, ancak kalplerinize ve işlerinizebakar.»
«Çünkü ameller; (sözler,işler ve davranışlar) ancak niyetlere göre değer kazanır veya değer yitirir.»]
Rabbimizin vePeygamberimizin emri olan ihlâsı kazanmanın şartı; amellerimizi Allah rızasıiçin yapmak ve yalnızken yaptığımız şekilde insanlar arasında îfa etmek,insanlar arasında yaptığımız güzellikte yalnızken de tatbik etmektir. Ölçübudur.
Peygamberimiz müşahhasbir örnek üzerinde bu ölçüyü şöyle açıklıyor:
«Bir kul insanlararasında namaz kıldığında güzelce kılar, sonra yalnız kaldığında da aynıderecede itinalı ve huşu ile kılarsa Allah zülcelâl şöyle buyurur:
-İşte bu kul, benim gerçek ihlâslıkulumdur.»
Müminler!
Amellerimizi ibâdetleredönüştüren ihlâs, ibâdetlerimizin Allah katında kabulüne sebep olacak biricikâmildir.
Bu gerçeği açıklayanhadislerinde Peygamberimiz şöyle buyuruyor:«Kıyamet Günü'nde insanlarınamelleri mühürlü âmel kitaplarıyla Allah'ın huzuruna getirilir.
Allah zülcelâl (hakkındahüküm verdiği bir kulla ilgili olarak vazifeli meleklerine şöyle) emir buyurur:
-Şu, şu,amelleri karalayıp atınız. Ancak diğerlerini kabul edip mükâfat işlemiyapınız.
Melekler(hayrete düşerek) şöyle derler:
- Ya Rab! Bizbu kuldan ancak hayırlı (amel)
gördük. Rabbimiz de şöyle buyurur:
«- Onun (hayır gibigörülen bu) amelleri benim rızam için değildi. (Mükâfat ve ceza vereceğim) buYüce Günde ancak ve ancak benim rızam için yapılan amelleri kabul edeceğim.»
Müminler!
Amellerimiz için yegâne'değer ölçüsü ihlas olduğundan yapılan az amel de insan için sebeb-i saadetolur.
Nitekim Peygamberimiz şöylebuyurmuşlardır:[«Amellerin en faziletlisi az da olsa devamlı (ve ihlaslı)olarak yapılanıdır.»
«Dinî görevlerini ihlasla yap. Bu takdirde az amel desana yeter.»] (3)
Müminleri
Yaptığımız açıklamalardanda anlaşılacağı üzere sırf Allah rızası için değil de mal kazanmak, mevkiedinmek, insanların övgüsünü sağlamak ve şehevî emellere ulaşmak gibigayelerle yapılan ameller çok çok da olsa önemsizdir. Kulluk nişanesi olmaktanuzaktır. Ömür sermayesinin kaybıdır.
Peygamberimiz birhadislerinde ihlâssız amellerin uğrayacağı akibeti şöyle açıklıyor:«Vukubulacağında şüphe olmayan Kıyamet Günü'nde Allah insanları toplayacak. Sonrabir vazifeli şöyle ilân edecek:
Kim yalnız Allah içinyapması gereken bir amele (beğenisini kazanmak için) bir başkasını ortak kılarsaamelinin mükâfatım Allah'tan değil, O'na ortak koştuğundan istesin.»
Müminler!
Şeklen meşru ve güzelgörünse de Allah için yapılmayan iş Hak katında önemsizdir. O işten halkyarar-lansa da yapıcısı faydalanamaz. Evet yapılan iş, verilen mücadele vataniçin, millet için, tarih için, komünizm ve kapitalizmle mücadele için de olsaAllah'ın rızası gaye edinilmiyorsa neticesizdir.
Va'z etmek, nakdî yardımyapmak, tevazu göstermek hatta çocuklarımızın nafakası için çalışmak gibiAllah'ın rızası kazanılabilecek her hangi bir işi Rabbimizin sevgisine ulaşmayavesile kılmamak bizleri yalnız sevaptan mahrum kılmaz.
Mevlâmızın azabına da sürükler.
Maun sûresinde gösterişiçin ve çıkar sağlamak için namaz kılanların Cehennemin Veyl azabına uğrayacaklarıbildirilmiştir.
Peygamberimizmevzuumuzla alâkalı bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:«Kıyamet Günü'ndeinsanlardan ilk sorguya çekilip hakkında hüküm verilecek, (üç kişiden) biri(insanların gerçek) şehid (olduğunu zannettikleri kişi)dir.
Bu kişi ilâhî huzuraçıkarılacaktır. Rabbimiz ona verdiği nimetlerini hatırlatacak, o da hatırlayıpbilecek. Sonra da soracak:
-Bu nimetler karşılığında neyaptın?
O da cevap verecek:
-Allahım!Senin uğrunda savaştım ve şehit düştüm.
(Diyecek ama) Rabbimizden şu karşılığı alacak:
- (Hayır, hayır;) sen yalan söylüyorsun. Sen, ancak sanakahraman denilmesi için savaştın. (Benim n-
zam için savaşmadın.) Nitekim sen «kahramandı» şeklinde de anıldın.
Bu muhakemeden sonraRabbimizin emri üzerine bu kişi yüzükoyun sürülerek Cehennem'e atılacak.»
Peygamberimiz buhadislerinde gösteriş için harcama yapan mal sahibinin ve şöhret yapmak vemevki edinmek için konuşan, yazan ve okutan alimin de aynı tarz muhakemedensonra Cehennem'e atılacaklarını bildirmektedir. (4)
Müminler!
Allah'ın rızasınıkazandıracak amelleri, insanların takdirleri ve övgülerini kazanmak içinyapmanın Allah, katında böylesine bir akıbete uğratması Allaha ortak koşmakderecesinde bir suç olmasındandır.
Peygamberimiz bu gerçeğiaçıklamak için şöyle buyurmuşlardır:«Ümmetimle ilgili olarak korktuklarınım enkorkutucu' olanı Allah'a ortak koşmalarıdır. Sözlerimi iyi kavrayın.Ben sizeonlar güneşe, aya ve puta tapacaklar demiyorum. Fakat Allah'tan başkasının(emirleri ve arzularına göre; onların beğenisini kazanmak için) işler(yapacaklardır...)»
ORabbimden, insanlarıngözünde büyürken kendi nezdinde küçülmekten bizi korumasını diler hutbemiihlaslı kullara verilecek nimetleri müjdeleyen bir Hadis-i Kudsî ilebitiriyorum: Rabbimiz şöyle buyuruyor: «Ben, rızamı gaye edinmiş kullarım içinhiçbir gözün görmediği hiç bir kulağın işitmediği ve hiçbir kalbin tasavvuredemeyeceği göz aydınlığı nimetler ha zırladım.» (')
1) Zariyat, 56.
2) C. Sağır, 1/74; R.Salihin B. îhlas...
3) C. Sağır, 1/14,
4) R. Salihin B.Tahrimir-Riya.
5) S. İbn-i Mace, Hn.4205.
Bu hutbede geçen ve kaynağıverilmeyen hadisler, İbn-ü Kesir tefsirinin Kehf Sûresinin son âyetinin izahındave Gazalî'nin Îhyaü-Ulûm'ud-Din adlıeserinin Kitabül-îhlasında geçmektedir


