
ALLAH İÇİN SEVMEK
Allah'ıRab, İslâm'ı Din ve Hz. Muhammedi Peygamber olarak kabul eden müminlerbirbirlerinin kardeşi ve dostudurlar.
Bukardeşliği kuran ve bu dostluğu açıklayan yaratıcımız Hz. Allah'tır.RabbimizKur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurur:Hucurat Sûresi Âyet 10:«Ancak ve ancak müminlerkardeştirler. İki (mümin) kardeş arasın (da kardeşlik ilişkilerine zıtbir ihtilâf olursa onu giderip araların)ı ıslah edin.Allah'(ın İmankardeşliği ile ilgili emirleri ve yasaklarına aykırı gitmek) ten sakının.Umulur ki merhamet olunursunuz."
Tevbe Sûresi Ayet 7:«Müminerkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar...»Gerçekten, Allah'a inanan, O'nun insanlar için seçiğive razı olduğu İslâm Dini'ni Hayat Düzeni kabul eden ve Hz. Muhammedi izindengidilecek biricik «Hayat önderi» tanıyan fertler için kardeş ve dost olmak pektabiîdir.
Zira bu mukaddeskardeşlik ve ilâhî dostluk, hayata aynı zaviyeden baktıran, aynı kıymethükümlerini pullandıran, ibadetlerden - kılık, kıyafete; üretimden -tüketime; ticaretten- eğitime kadar aynı prensipleri yaşatan ve aynı gayeyi paylaştıran mezkûr îmanbirliğinin zarurî sonucudur.
Aziz Müminler;
Aramızdaki dinîkardeşlik ve dostluğun bizlere yüklediği ilk büyük görev karşılıklı sevgidir.
Sevgi imam takibeden kudsîbir görevdir. İbadetlerin en fazîletlisidir.
Sevgi kullanırken pek çokdikkat edilmesi ve ancak Allah'a, Peygamberine ve İslâm Düzeninin bağlılarınatahsis edilmesi gereken pek yüce bir hayat sermayesidir.
Bu sebepledir ki Allahen çok kendisinin sevilmesini emretmiştir. Peygamberimiz de gerçekten iman etmişolmak için kendisinin ana-babadan, çocuklardan ve diğer insanlardan daha çoksevilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Kur'ân ve Sünnet Allah vePeygamberi sevilirken ancak ve ancak Allah'ın ve Peygamberinin sevilmesiniistediklerinin sevilebileceğini açıklamıştır.
Allah ve Peygambersevgisinden kaynaklanan sevginin İslâm Dini'ndeki önemi ve değerini bildirmekiçin Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:«Amellerinen değerlisi Allah için sevmek ve Allah için nefret duymaktır.» (') Peygamberimizinkonumuza daha bir açıklık getiren hadîsleri Ebu Zer (r.a.) dan dinleyelim.
Allah'ın Resulü şöyle buyurdu:
-Allah'ın en çok sevdiği ameller hangileridir biliyor musunuz?
Yönelttiği bu soruya birmümin tarafından «Namaz ve zekâttır», diğer bir mümin tarafından da «Cihadtır»cevabı verilince Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
- Allah'ın ençok sevdiği ameller, Allah için sevmek ve Allah için nefret duymaktır. (2)
Müminler!
Müminleri sevmeninböylesine yüce, böylesine mükâfatlı olmasının sebebi kuşkusuz müminlerin Allahkatındaki üstün değerinden ötürüdür. Sevilmesi vacip görevimiz olan mümininAllah katındaki kıymetini, açıklamak için Peygamberimiz şöylebuyurmuşlardır.[«Mümin Allah'ın sevgilisidir.»
«Mümin Allah katındayakınlık sırrına ermiş mukarreb meleklerden daha üstündür.»
«Mümin Kâbe'den daha çok hürmete lâyıkta.»] (3)
Müminler! '
Önemine değinilen sevgiinsan hayatına renk veren, ışık saçan ve huzur yağdıran bir kıymettir. Bütünahlâkî değerlerin insanî faziletlerin kaynağıdır. İnançsızlara ve toplummütecavizlerine karşı israf edilmemesi emrolunan bir mâ'nevî varlığımızdır.
Sevginin ulaşamayacağıgönül, çözemeyeceği problem sonuçlandıramayacağı ihtilâf ve varamayacağı yücelikyoktur.
İnsanhayatında böylesine büyük bir yer tutan sevginin sevgi sözcüğünü çokça vesanatkârane kullanmakla gerçekleşemeyeceği, ilimle sağlanamayacağı ve;fabrikalarda üretilemeyeceği bir hakikattir
Çünkü edebiyat sevgiyiancak tasvir etmektedir. Tarih, ıızık, kimya gibi Daimlerin sevgi gioi birkonusu yoktur. Onu ıabnkaıarda üretmek de mümkün değildir.
O halde hava ve su gibimuhtaç olduğumuz sevgiyi hangi kaynakta bulacak, hangi kanallardan gönüllerimizedoldurabileceğiz?
İnsanı sevgiye istidatlıve ihtiyaçlı yaratan Allah, sevgiyi iman kaynağına doldurmuş, emirleri ve yasaklarındanoluşan güzel amelleri de ona kanal yapmıştır.
Allah'a, ve Âhirethayatına inanmadan -çıkar-sız-gösterişsiz-ve sürekli sevginin kaynacınaulaşmak, sevmek ve sevilmek mümkün değildir.
Rabbimiz bu hakikati şöyle açıklıyor:«Rahmeti bütüncanlıları kuşatan (Allah) îman eden ve güzel ameller yapanlar için (kalplerde)sevgi yaratacaktır.» (4)
Ancak imanla ulaşılan gerçek sevgi menbaındanözellikle güzel ameller kanalıyla gönüllerimizi doldurabileceğimizi dePeygamberimiz açıklamışlardır.
Yüce Peygamberimiz - Önderimiz özellikle;
a - Selamlaşmayı,
b - Hediyeleşmeyi,
c - Birbirimizin elindekilerine göz dikmemeyi,
d - Nefsimiz içinsevdiklerimizi mümin kardeşlerimiz için sevmeyi,
e - Sevdiklerimize sevdiğimizi bildirmeyi,
f - Allah içinsevişenlere verilecek mükâfatı öğrenip - hatırlamayı, sevgiyi geliştirmevesileleri olarak öğretmişlerdir.
Gerçek odur ki imansızsevgiye ulaşılamaz ve sevgisiz de iman olgunlaşamaz. Nitekim Peygamberimizşöyle buyurmuşlardır.
«(Ancak)Allah için seven, Allah için nefret duyan? Allah için veren ve Allah içinsıkılık yapan kişi imanını olgunlaştırmıştır.» (5)
Aziz Müminler!
Ancak iman ve güzelâmellerle sağlanan ve ibâdetlerin en faziletlisi olduğu açıklanan sevgi bazen şefkat, bazen adalet, bazen saygı, bazen maddî yardım, bazen aracılık, bazenziyaret, bazen af bazen sabır ve bazen da uğurda fedakârlık şeklinde açığavurulur.
Birbirimizi sevmekRabbimizin emridir. Bunun için de ibâdettir.
Bütün ibâdetler mükâfatlıolduğu gibi Allah için sevgiye de elbetteki mükâfat verilecektir.
Sevgiyi ma'nalandıran ve yücelten de budur.Hz. EbûHüreyre R.A. şöyle anlatıyor:
«(Müminlerden birtoplulukla birlikte) Hz. Peygamberle beraberdim. Allah'ın Resulü (Cennetivasfederken bize) şöyle buyurdu:
-Cennette,yakuttan sütunlar üzerinde kurulmuş
olup, parlak yıldızlar gibi ışıklar saçan, kapılan (sa
hiplerine) açılmış zebercedden (özel) daireler vardır.
(Dinlemekte olan) müminler (ilgi ile) sordular:
-Ya Resûlellah! Bu dairelere kimleryerleşecek?
Allah'ın Resulü açıkladı:
-Allah için birbirleriyle sevişenler, Allah için(birleşerek) bir arada oturanlar ve Allah için birbirlerini ziyaretedenler yerleşecek. (6)
Hutbemizi; YüceAllah'tan bizleri kendi rızası için sevişenlerden kılması duasıyla bitiriyorum.
Hakkın ve Halkın sevgisiüzerinize olsun, saygı değer cemaatım!
1) Et-Tac, 5/78.
2) Mişkâtül-Mesâbîh,Hadis No: 5021.
3) Muntahab-üKenzül-Ummal, 1/90-91; K. Hafâ, Hn. 2676.
4) Mervem, 96.
5) Et-Tac, 5/78.
6) M. Mesâbih,Hadis No: 5026.


